Kaarilerimi siyasi nokta-i nazardan ayaküstü irşadımdır
Şöyle bir bakayorum da muhalifi muvafıkı, sağcısı solcusu, memuru esnafı ile alelumum herkes reyisicumhurdan şekva edeyor. Be bilader siz değil miydiniz intihab olunduğu vakıt, “amanin de ne demirkırat bir reyisicumhurumuz var; ilaveten öyle bir hukuk üstadı ki breh breh...” deyu medhiyyeler döşeyen? Siz değil miydiniz, “amanin de çarşu-bazar eksiğini bile bizzat göreyor; kırmızı ışıklarda bile tevakkuf eyleyib herkes ile beraber yeşilin yanmasına intizar edeyor” diye müşarünileyhi yere-göğe sığdıramayan? Şimdi ne oldu ki, “Demirel’i bile mumla arayoruz” şeklinde sızlanıp durmaktasınız.
Lâyıktır efendiler, size lâyıktır; vaktiyle buyrunuz buracıklara çok defa sütun sütun mekaale-i müfide derceyleyerek tahrir ettim idi ki, “geliniz huysuzluk etmeyinüz; şol fakiyrden âlâsını bir daha bulamazsınız. Buyrunuz sizin alayınıza birden bir güzel pâdişahınız olayımdır. Kezâ pâdişahlık kötü bir şey de değildir. Firenkçesi Monarşi’dir ki esasen bu ahali bin bilmem kaç yüz seneden beridir monarşi ile idare olunmakla bu tarz-ı idare, eyisiyle kötüsüyle millette bir hüsn-i kabul görmüş bulunmaktadır!” Temam, bileyoruz; monarşi keyfi idareye hayli meyyâl bir idare şeklidir; fekat ben aksini iddia etmeyorum ki ey azizler; ben size aceba, “beni padişah eylenüz kim Konya ile Yozgat arasına deniz getürüb Kırşehri’ne iskele inşâ ettireyimdir!” diye bir vaadde bulunmuş muyum?
Haayır!
Pekey, ben size “Padişahlık gibisi yoktur; beni padişah intihab edin ki işsize iş, evsize ev, dullara koca bulayımdır!” mı demişim; hâşâ ve kellâ; haayır!
Ey azizler ben diyorum ki, “Beni padişah seçiniz ki en azından başınıza bir şey geldiği zaman kiminle muhatab olacağınızı bilesiniz. Melmeketi kötü idare etmiş bile olsam en azından kötü ve keyfi idareden dolayı kime dahleyleyeceğünüz bellidir!” Fekat şimdi ne olayor? Herkes kabahati birbirine atayor, “enkaz devr aldık idi fekat devr-i sabık ihdas etmeyeceğüz” deyu kenar çizeyor.
Ah azizler, zanneylediniz ki Recai padişah olmaklığı bizzat nefsi için isteyor; haayır be kuzularım; ben ki bizzat kendi şahsım olarak mücerred, tâbiri âmiyâne ile evde kalmış bir âdemim. Devleti soyup soğana çevirecek hısım ve akriba neviinden dalım budağım yoktur; bizzat kendüme gelince tencerede pişirüb kapağında taam eyleyen bir âdemim. Hizmetkâr tutmayı sevmem. Bulaşığımı, çemaşirimi hamdolsun kendim halleylerim. Ezkazâ padişah olacak idiysem mâliyetim hazineye kuşcağız kadar siklet getürmez idi. Lakin beri taraftan siyasi meselelerde hayli sertimdir ve melmeket idaresi mevzubahs olduğunda kimsenin gözüne bakacak değilimdir bilakis. Falakaysa falaka, deynekse deynek; sürgünse sürgün, salb ise salb. Öyle “Evropaya söz verdik idi; vatan hayinlerini asmayub da besleyeceğiz felan fülan” ayaklarından bir şey anlamam. Tekdir ile yola gelmeyene kötek atmayınca bu işler düzelmez azizler, siz bilmezsiniz.
Tabiiy bunca işi yek başına icraya kuvvetim kâfi gelmez; melmeketin aklı erer takımından bâzı kesân ile muhavere ve müşaverede bulunmak icab edecektir; kaldı ki bu lâzıme dahi, elyevm Böyük Biritanya’nın resmi idare şekli olup, oralarda “meşruti monarşi” deyu tesmiye edilmektedir. Temam ey azizler, yanıbaşcağızımda bir meclis olsun fekat devletden maaş almasınlar; ben dahi maaş istemem. Meclis kimlerden mürekkeb olacaktur deyu vıdı vıdı eylersenüz derim ki, mahalledeki ahbablar yeter de artar bile. Öyle porofösörmüş, entelmiş, uzmanmış, azmanmış kabilinden kimseleri tahtımın etrafına yanaştıracak takımından değilim çok şükür; onlar kendi bostanlarında eğleşsünler; melmeket idaresi ise ziyade ciddi bir iş olduğu vechile ben bizzat hallederim; siz merak edüb fütur getürmeyünüz vesselâm.
Tabiiy bu esnada bazı fetbaz arkadaşlar, “Vaay Recai Bey aklını peynir ekmekle yemiş ki aziz cumhuriyetimize dahleyledükten bâde, gül gibi reyisicumhurumuzu beğenmeyüb ben sizin padişahınız olayumdur deyu siyasi pıropaganda yapayor” deyu yeldir-yepelek müddeiumumilere seğirtip teşkilat-ı esasiye kanununa muhalefetten hakkımda davacı olmağa cür’et edebilirler!
Ne münasebet ey azizler? Ben size illâ padişahınız olayım demeyorum ki; ben padişah olsa idim bundan daha eyi idare ederdim demeye getirmekteyim bizzat. Sızlanan sizsiniz efendiler; ben şahsan kendim olaraktan kûşe-i uzletimde fevkalâde memnun ve mesrûrum Rabbime çok şükür. Vaktiyle şarkülevsat cihetlerinden ne devletler, ne emirlikler, ne sultanlıklar, “oh Recai Bey, paraysa para, ünvan ise ünvan; yeter ki gel başımıza padişah ol; gölgeniz bile bizüm içün kimyâ-i seadettir” deyu yalvardılar da aldırış bile etmemişüzdür bizzat netekim. Çünkü niyçün? Efendim buralarda bir ferd-i vahid Recai olmak, oralarda bâlâ saltanat sürmekten evlâdır; “amma da yaptın be Recai Bey” deyu vıdı vıdı etmeyünüz; siz bilmezsünüz ben bilürüm. Siz bilse idünüz imdi bu sütunlarda sizin bir takım mekaale-i müfide ile bezl-i irfan ü ilm eylemenüz iktizâ ederdi. O halde?
Daha çok ararsınız bu fakiyri çook!