5 min read

Emperyalizmanın gıravatlı tarzı bu ise, fanilalı tarzı nasıl olur bilader?

Ey azizler evvelden bir "düvel-i muazzama" vardı; Evropa'nın böyük, mütemeddin ve kuvve-i askeriyye itibariyle bileği bükülmez devletlerine bizim Babıali yaranı böyle derler idi. "Düvel-i muazzama" demek, dünya siyasetinde ve diblomatikasında söz sahibi melmeket demekti ve gençler taaccüb edeceklerdir ki, Amerika düvel-i müttefikesi diye tesmiye olunan nevzuhur devletin, dünya siyasetinin ekabirleri meyanında esamisi okunmaz idi. Bunlar evvela birinci cihan harbi'nde Evropalı milletler birbirine düşüp, mecalden kesilinceye kadar döğüştükten sonra harbe müdahil oldular ve böylelikle "düvel-i muazzama" beynine iltihak edebildiler idi. Fekat ey aziz kaarilerim bunların "bağ bacak zapt edemez" hale gelmesi, esasen ikinci harb-i umumiden sonra tahakkuk etmiştir. Herifler yine ayni taktikayı tatbik ederek, Evropalılar birbirinin ümüğüne çöküp kan revan içinde kalana değin kenarda bitaraflar edip bekleyedurduktan sonra işe müdahil oldular. Der iken bir de baktık ki Birleşmiş Milletler teşkilatının teessüs ettiği San Fıransisko konferansında bizim burnundan kıl aldırmayan Evropalı devletler, bu Amerika'nın etrafında "ağabey sensin" diye pervane dönüyor. 

İşte o gün bugündür Amerika neredeyse tek başına "düvel-i muazzama" vazifesini ifa etmeğe kalkışmakta lakin heriflerin görgüsüzlüğü sonradan görmelikleri, ne oldum delisi cakaları paçalarından dökülüyor bilader. Bizim eski "düvel-i muazzama"nın da kendine mahsus bir asaleti, görmüş-geçirmişliği ve bir zerafeti vardı; vakıa bizim içün eskisinin de yenisinin de farkı bulunmuyor; eskiden "düvel-i muazzama"nın mahut bir "Şark Meselesi" vardı ve bu meselenin merkez muhacim mevkiinde Devlet-i Aliyye-i Osmaniye'miz bulunduğu içün biz dahi bunların gözüne batan diken gibi idik; bugün de "Yeni dünya düzeni" diye bir mefhum icad ettiler ki bunun dahi merkez muhacim mevkiinde idare-i Cumhuriyyemiz bulunuyor. Bu "yeni dünya düzeni" bir tuhaf mefhum bilader; mesela bakıyorum bizim Bolşevik Osman bu lafa illet oluyor; evvela Amerika düvel-i müttefikiyyesini elfaaz-ı galiza ile bir güzel kalayladıktan sonra diyor ki, "işbu yeni dünya düzeni denilen şey, Amerikan emperyalizmasının gıravatlı tarzıdır". Fekat bilader yani gıravatlı tarzı bu ise, fanilalı tarzı nasıl olur? 

Netekim gördünüz yine, hafta ortasında selamsız sabahsız fukara Irak ahalisinin tepesine hışım yağdırmaya başladılar yeniden. Yahu be bilader, senin derdin Saddam'ı yerinden etmek fülan değil! Eğer öyle olsaydı ilk harekat esnasında herifi alaşağı ederdiniz; fekat hususen Saddam'a ilişmekten içtinab ettiniz. Olan garib ahaliye oldu. Saddam hala yerinde duruyor; durur tabii. Amerika olacak nevzuhur görmemişin oğulları Ortaşark mıntakasında Saddam gibi mutemed bir adamı bir daha nereden bulacak? Saddam'ın akılsızlıkları olmasa idi bugün Amerika gerek Ortaşark'ta, gerek Hind bahr-i muhitinde ve Arabistan şıbh-ı ceziresine muhat sularda gemi yüzdürebilir miydi bakalım? Acansın dediğine nazaran Amerika'nın gevşek uçkuru ile temayüz eden pirezidantı Bili Bey, bu harekatı Saddam'ı devirmek içün tertip ettiklerini söylüyor imiş; hay Saddam kadar başına Beyaz Saray sekreteri düşsün de sürüm sürüm sürün e mi köftehor? Bu saf herifin safiyane naneleri yüzünden tez zamanda cümlemiz mecburen ve kerhen Saddamcı olacağız bilader. Halbusam ki, kıdemli kaarilerim bilirler; bu Saddam şahsen ve bizzat benden bir hayli çekinir; ne o beni sever, ne de ben bizzat Saddam'dan hazederim. Vakıa Saddam'ın bile şu memlekette samimi taraftaranı bulunuyor ey azizler. Deyeceksiniz ki, "edeb ve erkanı ile vakit nemazı içün abdest almayı beceremeyen nice cahil herifler şeyhim diyerekten elin sabii sübyanını kandırır iken koca Saddam'ın şu memlekette birtakım hayranlarının bulunması nakıse midir bahusus? 

Her ne ise şimdi vaziyet o kadar gayrıciddi bir mahiyet aldı ki Amerika ve bilhassa o Bili olacak adam, ne vakıt bir müşkül vaziyette kalsa derakap dönüp Kavuklu'nun Pişekar'a maşa ile bir tane yapıştırdığı gibi Irak'a bir darb-ı şedid indiriyor. Be bilader vuracaksan Saddam'a vur fekat gariban ahaliyi niçün mağdur ediyorsun; el kadar çocukları niçün ilaçsızlıktan, gıdasızlıktan fevte mahkum ediyorsun; ol kadar marifetli isen bilakis Saddam'ın günlük yevmiyesini kes bakalım. Fekat hiç bizzat Saddam'a ilişir mi Amerikan gavuru; koca Irak'ta yokluktan millet ağaç kökü kemirse bile Saddam'ın sofrasından kuş sütü eksik edilmez; niçün? Çünkü Saddam bu heriflere lazım! 

Diyger cihetten bizim hökümetin bu Amerikan kabadayılığı karşısındaki etvarı pek elim bir mahiyette tezahür ediyor; efendim, Amerika, vaki tecavüzattan iki saat evvel bizimkileri haberdar etmiş imiş. Bizimkilerde bir azamet, bir kibir ki gören de Kılinton olacak mahdut kabiliyetli adam bizimkilere danışmadan hiçbir şey yapamıyor zanneder. Yahu ey erenler şu hale bakınız ki, kapı bir komşumuza elin Amerikan berduşları sellemehüsselam tecavüzatta bulunuyorlar da bizim rical-i devletimiz heman tilevizyon gamaralarının karşısına seğirdip gerine gerine, "öhhö, efendim bizim iki saat evvelinden her şeyden haberimiz var idi; eksük olmasınlar Amerikalı dostlarımız bizleri haberdar etmek nezaketini esirgemediler" diye afra-tafra satıyorlar. 

İşte ben böyle şeylere köpürüyorum ey azizler; bunda tefahur edecek ne var? Eğer Türkiyya, hakikaten kuvvet ve ehemmiyetini müdrik bir Türkiyya olsa bu mıntakada değil tecavüzat, Türkiyya'dan habersiz herhangi bir amatör fitbol müsabakası bile tertiplenemez. Çapımız ve ufkumuz ol kadar daralmış ki, heriflerin bizi lutfen haberdar etmesinden bile memnun, mahzuz ve mütelezziz oluyoruz. Olmadı efendiler! Rahmetli Mustafa Kemal Paşa'nın adını ve hatırasını dile pelesenek edinip de bilahire Türkiyya'nın diplomatikadaki ağırlığını sıfıra müncer kılmak yakışmıyor. Mustafa Kemal Paşa'nın netekim harici siyasetine bahusus hayranımdır. Rahmetli milli ve haysiyetli harici siyaset takib etmek nokta-i nazarında pek hassas idi. İşin erbabı gaayetle tahattur edecektir ki rahmetli İsmet Paşa ile Mustafa Kemal Paşa'nın dokuz yüz otuz yedide aralarının açılmasına sebep olan ilk hadise, bir harici meseleden neş'et ederek böyüme istidadı göstermiştir. 

Netekim rahmetli sağ olsa idi, ne Irak'ın başına Saddam diye bir dictateur ekşiyebilir, ne de Amerika her canı çektiği vakıt boksürlerin kum torbası niyetine fukara ve mazlum Irak ahalisini topla tüfenkle canından bezdirebilir idi. Ol kadar feci ve Türkiyya'nın mıntakadaki tabii sıkletini haleldar eden bir tecavüzattan sonra şahsan kendisini bir mıktar takdir eylediğim Hariciye vekilinin çıkıp da "Elçilik mensuplarımızın sıhhati kemal-i afiyet üzere olup endişeye mahal bir vaziyet yoktur" tarzında beyanda bulunması katiyyen yakışık almamıştır. 

Meseleden önceden haberdar olmak marifet değil ey azizler; netekim bakınız öğünmek içün söylemiyorum fekat bizzat benim bu harekattan iki değil, yirmi iki saat mukaddem malumatım var idi lakin çi faide? Şimdi deyeceksiniz ki, "Oh Recai Bey size kim haber verdi fülan?" Canım ben her şeyi size anlatamam ki bilader? Defalarca yazdım idi; benim bildiğim her şeyi bilir iseniz bu kadar sıklet size ağır gelir uykulardan olursunuz da saçınızı başınızı yolaraktan dağlara-taşlara düşersiniz. Diyelim ki ya bizzat Saddam tilefon ederek haber verdi veya kim Cığa diye tesmiye olunan teşkilattaki birtakım hayranlarım bizzat ikazda bulundular; bunlar mühim değil inanın ki ey canım kaarilerim. Mühim olan Recai'nin değil, idare-i Cumhuriyyemizin ve rical-i devletimizin haberdar olarak icab edeni yapması Ortaşark mıntakasının düzen ve selametinden mes'ul devlet sufatıyla ağırlığını tebarüz ettirmesidir. 

Eskiden bu gibi ahvalde alakalı şahısları bizzat arayarak gerekli malumatı verir ve hatta ilaveten bu noktadan sonra neler yapılması gerektiğini de bizzat işar eder idim, artık bu gibi tenviratta bulunmuyorum. Ben bu hökümetin meclubu değilim ki manen muavenette bulunayım; benim gibi eşhasın kafasında vaktiyle bir "devlet" mefhumu var idi ve biz bu mefhuma hayatta her şeyden ziyade ehemmiyet atfeder, hörmet besler ve taleb edildiği takdirde her türlü muavenette bulunur idik. Gel zaman git zaman "devlet de bir tuhaf oldu bilader; netekim şu Apo işinde hökümatın takiyb ettiği siyasete bakınız, herhangi bir noktasında fehametten, siyasetten, usuletten iz bulabilir iseniz beni de haberdar ediniz ki sevinebileyim yahu? 

Netiyce itibariyla aziz kaarilerim bu yanlış hesaplar bir gün bir yerlerden döner fekat nereden döner kestiremiyorum. Velakin siz asla mükesser olmayınız, nevmidiye kapılmayınız ve asla bikeslenmeyiniz. Eninde sonunda şuracıkta seçimlere pek bir şey kalmadı. İcab-ı halde bakıyorum ki olmuyor şu vaziyetlere bizzat el koymak içün üzerime terettüp eden hidemat-ı vataniyyeyi ifadan çekinecek değilimdir bizzat. 

Siz ferah olunuz ve işi bana bırakınız! 

Tebrik: Mübarek 'Ramazan'a yine vasıl olduk çok şükür; bilvesile bilumum kaari ve okurlarımı tebrik ederim bizzat. RG.